Kararın kesinleşmesi ne demek?

        Kararın kesinleşmesi, yargılama sonucunda başvurulabilecek bir yol kalmaması ya da bu yola tarafların başvurmaması ya da süresinde başvurmaması sebebiyle, yargılamanın bitmiş olması anlamına gelmektedir.

        Hukuk yargılamalarında, ilk derece mahkemesi (davanın açıldığı mahkeme) tarafından verilen karara karşı, istinaf kanun yoluna başvurma hakkı vardır. Taraflardan biri ya da her ikisi de bu olağan kanun yoluna başvurarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın değiştirilmesini talep edebilir. İstinaf incelemesinde karar onanabilir, değiştirilerek onanabilir, bozulabilir ya da istinaf mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni bir yargılama sonucu yeni bir karar verilebilir. 

        Kararın onanması ya da değiştirilerek onanması halinde, davanın niteliğine göre temyize başvurulabilir ya da temyize başvurma imkanı olmayan kararlar için verilen karar kesindir.

        Kararın bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmesi halinde, istinaf kararına ilk derece mahkemesince direnilemez ve bozma sebepleri yönünden yeni bir karar verilir. Bu yeni karara karşı da tarafların istinaf etme hakkı vardır ve aynı prosedür işler.

        İstinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yapılan yargılama sonucu verilen karar, davanın niteliğine göre kesin nitelikte olabileceği gibi, temyiz edilebilir bir karar da olabilir. 

        İstinaf mahkemesince onanan ya da değiştirilerek onanan kararın temyizi kabil ise ya da istinaf mahkemesince yeniden yargılama yapılarak verilen kararın temyizi kabil ise, taraflar bu kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurabilir ve dosyanın Yargıtay tarafından incelenmesini talep edebilir. Yargıtay incelemesi sonucunda da yine karar onanabilir, değiştirilerek onanabilir ya da karar bozularak önceki mahkemeye gönderilir. Karar bozulursa, alt mahkeme tarafından yeni bir yargılama yapılarak karar verilir ve bu karara karşı da tarafların temyiz kanun yoluna başvurma hakkı vardır.

        Tarafların istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurmamaları, başvurmaları halinde ise istinaf ve temyiz mahkemesince kesin nitelikte kararların verilmesi ile verilen son karara karşı başvurulabilecek başkaca bir kanun yolunun kalmaması halinde karar kesinleşmiş olur.

        Ceza yargılamaları açısından da aynı prosedür geçerli olmakla birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi istinafa tabii olmayan kararlar için itiraz hakkı vardır. İtiraz edilebilen kararlar açısından tarafların yaptıkları başvurusu sonucu dosya istinafa ya da temyize gitmez. Kararı veren mahkemenin bağlı bulunduğu yargı çevresindeki ağır ceza mahkemesi tarafından inceleme yapılır ve istinaf ve temyiz incelemelerine göre çok daha kısa süre içerisinde karar kesinleşir.

Kararın Kesinleşmesinin Anlamı ve önemi

            Bazı mahkeme kararları kesinleşmeden icra veya infaz edilemez. Diğer bir deyişle, mahkeme tarafından verilmiş olan karar ile elde edilmiş bir hakkın kullanılması, kararın kesinleşmesine bağlı olabilir. Karar kesinleşmeden icra edilebilen kararlar olduğu gibi, karar kesinleşmeden icra ve infaz edilemeyen kararlar da bulunmaktadır. Bu husus, davanın türüne göre belirlenir.        

Kesinleşmeden İcra Edilemeyen Kararlar

Ceza Davaları Açısından

            Kesinleşmeden icra edilemeyen, daha doğrusu infaz edilemeyen kararların başında, ceza hukukuna ilişkin verilmiş mahkumiyet kararları bulunmaktadır. Asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemesi tarafından verilen hapis, adli para cezası veya güvenlik tedbiri kararları, diğer bir deyişle beraat ya da ceza verilmesine yer olmadığı kararları dışında kalan bütün mahkumiyet kararlarının infaz edilebilmesi için, verilen kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Çünkü, ceza hukukunun temel ilkelerinden olan masumiyet karinesi gereğince, hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmayan hiçbir kişi, suçlu olarak kabul edilememektedir. Üst mahkemelerce, kişi hakkında verilen kararın incelenmesi gerekmekte ve hatalı ya da yanlış bir durum olması halinde kararın bozulması ihtimaline karşın, kişinin özgürlüğünü kısıtlayıcı, özellikle hapis cezası gibi bir kararın uygulanması, telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olacaktır. 

              Ceza hukukunda bir güvenlik tedbiri olarak istisnai suçlarda başvurulan tutuklama tedbiri, kararın kesinleşmesi ile ilgili bir husus değildir. Öyle ki kişi, soruşturma aşamasında da yargılamaya başlandığında kovuşturma aşamasında da tutuklanabilir ve verilen hüküm ile tutukluluğunun devamına karar verilebilir. Bu, kişi hakkında verilen mahkumiyet kararının infaz edildiği anlamına gelmemektedir. Zaten tutukluluk hali, kişi hakkında verilen sonuç mahkumiyet kararının uygulanması değildir. Kişinin yargılanmasının tedbiren tutuklu olarak yapılmasıdır. Kişi hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesi ile birlikte, kişi tutukluluk halinden hükümlülük haline geçer ve cezası infaz edilir.  

Hukuk Davaları Açısından

                Hukuk mahkemelerinde yapılan yargılamalar açısından ise, genel kural verilen kararın icra edilmesidir. Kararın kesinleşmesi beklenmeden kararın uygulanmasına geçilir. Ancak, bazı davalarda istisna getirilerek, karar kesinleşmesi şartı getirilmiştir.

  • Aile ve kişiler hukukuna ilişkin kararlar kesinleşmeden icra edilemez. 

Aile hukuku geniş kapsamlı bir hukuk dalıdır. Bunun içine, boşanma, velayet, nafaka gibi bir çok dava konusu girebilmektedir. Eşlerin boşanması halinde, boşanma kararının geçerli olabilmesi için, kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Yerel mahkemece tarafların boşanmasına karar verilmiş olsa da bu karar kesinleşmedikçe taraflar halen evli olarak gözükmekte, medeni halleri bekar durumuna gelememekte ve kadınlar için kızlık soyadını yeniden alma durumu kararın kesinleşmesine bağlı tutulmaktadır. Bunun gibi, boşanma davasının eki niteliğinde olan tazminat ve nafaka yönündeki verilen kararların icra edilmesi de kararın kesinleşmesine bağlıdır. Boşanma davasından ayrı olarak açılmış bulunan nafakanın artırılması, kaldırılması ya da azaltılması davalarında da kesinleşmedikçe kararın icra kabiliyeti bulunmamaktadır. Örnek vermek gerekirse, taraflardan birinin aldığı 1.000TL. iştirak ya da yoksulluk nafakası hakkında verilmiş nafakanın azaltılması, kaldırılması ya da artırılması kararı, kararı kesinleşinceye kadar uygulanamamaktadır. Karar kesinleşinceye kadar, nafaka bedeli 1.000 TL. olarak ödenmeye devam edecektir.

Burada akla gelen bir husus, boşanma davası sırasında ödenen nafakaya ilişkin olabilir. Boşanma davası sırasında ödenen nafaka, tedbir nafakası olup, tedbir nafakasına davanın açılması ile, yargılamanın ilerleyen safhalarında karar verilebilir. Verilen bu kararların kesinleşmesi gerekmemektedir. Çünkü tedbir nafakasının amacı, boşanma davasının açılması ile birlikte, eşlerin ve çocukların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla ödenen bir nafaka olmasıdır. Bu sebeple, tedbir nafakası için verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi, amacına uygun düşmeyecektir. Kararın kesinleşmesinin beklendiği nafaka, iştirak ve yoksulluk nafakasıdır. Nafaka hakkında ayrıntılı bilgi için TIKLAYINIZ. 

Kişiler hukuku açısından ise örnek vermek gerekirse, babalık davası, isim değiştirme davası, gaiplik davası, yaş düzeltme davası, nüfus kaydının düzeltilmesi davası gibi davalarda verilen kararlar, kesinleşmeden uygulanamaz.

  • Gayrimenkulün aynına ilişkin kararlar kesinleşmeden icra edilemez.

Gayrimenkulün aynından kasıt, taşınmazın mülkiyet, irtifa ve intifa hakkına ilişkin davalardır. Tapu iptal ve tescil davaları, taşınmazın mülkiyeti ile ilgilidir. Davacının davasının kabulü halinde, davalı adına kayıtlı olan taşınmaz davacı adına tescil ettirilecek olması sebebiyle, taşınmazın aynı ile ilgili olan bu davada verilen karar, kesinleşmeden icra edilemez, yani davacı adına taşınmaz tescil ettirilmez. Bunun gibi yıkım (kal) kararları da uygulanması halinde taşınmazın ortadan kalkmasına sebep olacağı için, karar kesinleşmeden icra edilemez. Müdahalenin meni davaları açısından ise, kararın içeriğini incelemek gerekmektedir. Kural olarak bu kararlar uygulanması için kesinleşmesinin beklenmesi gerekmemekte ise de verilen kararda taşınmazın aynınıa ilişkin kayıtlarda değişiklik hükmü olması halinde, yine bu kararın da kesinleşmeden icra edilmesi mümkün değildir. Mülkiyet hakkının anayasal güvence altında olması sebebiyle, bu tip davalar hakkında, belirtildiği gibi bir kural getirildiği düşünülebilir. Ancak, taşınmaz ile ilgili açılan bütün davaların kesinleşmesi beklenmemektedir. Ecrimisil gibi taşınmazın aynı ile ilgili olmayan davaların icrası, kesinleşmeden yapılabilir. Çünkü ecrimisil davasının konusu, taşınmazın mülkiyeti ile ilgili değil, taşınmazı haksız yere işgal eden kişiden alınan tazminattır. 

  • Yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin kararlar kesinleşmeden icra edilemez.
  • Menfi tespit davalarında verilen kararlar kesinleşmeden icra edilemez.
  • Kira bedelinin tespiti kararları kesinleşmeden icra edilemez.
  • Sayıştay kararları kesinleşmeden icra edilemez.

                Genel itibariyle, icra edilebilmesi kesinleşmesine bağlı olan kararlar yukarıda sayılan kararlardır. Bunlardan ayrı sayılabilecek farklı davalarda mevcuttur. Ayrıca bazı davalar açısında, yukarıda nafaka davalarında örneklendirildiği gibi, dava türünden çok içeriğinin daha önemli olduğu görülmektedir. Bu sebeple, davanız ve sonucunda verilen kararın icra edilip edilemeyeceği konusunda ayrıntılı bilgi almak için iletişime geçiniz.